moda psikethica

DEHB Tedavisinde İlaçlar

DEHB Tedavisinde İlaçlar

Uzm. Dr. Ersin Baltacı

“Geciken tedaviler okul ve iş başarısızlığı, ölümle sonuçlanabilecek kazalar, sosyal iletişim ve uyum problemleri, madde kötüye kullanımı gibi durumların gelişmesine neden olabilir.”

 

Dönem dönem bazı ruhsal haller ile ilgili her zaman duyduğumuzdan daha fazla söz işitiriz. Bazen toplumsal durumların bir ifadesi olarak, bazen medya, sinema ya da dizi gibi mecralarda konu edinilmesinden, sosyal iletişim araçlarında ön plana çıkarılmasından ya da toplumda yaygın olarak görülmesinden dolayı zaman zaman yanlış kullanılsa da kaygı, panik atak, mani, psikopati, melankoli, depresyon, takıntı vb psikiyatrik terimlerle sık sık sık karşılaşırız. Günümüzde dikkat ve dikkat ile ilişkili sorunlar gayet popüler hale gelmiş durumda. İnsanlar dikkat ile ilgili sorunları tanımlamak için sık sık ‘bende dikkat eksikliği var’ gibi kendini bir kategoriye yerleştirmekte. Hatta özellikle okuyan eden, psikolojiye meraklı olan kişiler bazen DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu), ADHD (Attention Deficit Hyperactivity Disorder)  gibi kısaltmalarla kendilerine tanılar koyarak polikliniklere başvurmakta. 

Dikkat problemleri olağan yaşantımızda özellikle çevresel uyaranların ve kişilerin kendilerinden beklentilerin çok fazla arttığı günümüzde sıklıkla gündeme geliyor. Belki de bu nedenle insanlar kendilerine sık sık tanı koyar oldular. Dikkat ile ilişkili problemler herkesin aklına ilk olarak Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) tanısını getirse de dikkat problemleri birçok psikiyatrik rahatsızlıkta ortaya çıkabilen yaygın bir semptom. Bu nedenle yaşanan dikkat problemini öncelikle iyi bir şekilde ele alınması gerekiyor. 

Dikkat ile ilgili yaşantılar yaşamın akışında dönemsel olarak ortaya çıkan uyaranların ve beklentilerin fazlalığından dolayı ortaya çıkan bir durum mu, psikiyatrik bir rahatsızlığın bir semptomu mu ayırt etmek çok önemlidir. Eğer olağan bir yaşantının ya da zorlu bir dönemin ürünü ise psikiyatrik yaklaşımlardan önce yaşam tarzında bazı değişiklikler ve yaşantının zorluğuna yapılacak vurgu problemi kolayca çözmemize ya da kabul etmemize neden olabilir. 

 

  1. Dikkati Bozan Durumlar

 

Dikkat problemi eğer psikiyatrik bir rahatsızlığın ürünü ise ilk basamakta önemli olan doğru tanının konmasıdır. Doğru tanı bize uygun tedavi için yol gösterici olacaktır. Depresyon, travma sonrası ortaya çıkan klinik durumlar, kaygı bozuklukları, bipolar bozukluk, madde kullanım bozuklukları gibi rahatsızlıklarda da dikkat ile problemler sıklıkla gözlenmektedir. Dikkat bozukluğunun kaynağının ne olduğu tedavi sürecini temelden belirler. Hangi ilacın kullanılacağından hangi terapi türünün yapılacağına kadar her konuda doğru tanı yol gösterici olacaktır. Bu nedenle dikkat problemleri yaşayan kişiler öncelikle ayrıntılı bir şekilde tıbbi ve psikiyatrik olarak değerlendirilmelidir. Bazen fiziksel hastalıkların da dikkat ile ilişkili sorunlar ortaya çıkardığı unutulmamalıdır. Ayrıntılı psikiyatrik değerlendirmenin yanında özellikle çocuklar ve ergenlerde aileden, bakım verenlerden ve öğretmenlerden alınacak bilgiler tanı açısından yol gösterici olacaktır. 







Tablo1 -Dikkatte bozulmaya en çok sebep olan durumlar

 

Çocukklarda dikkat bozukluğuna sıklıkla neden olan durumlar

Erişkinlerde dikkat bozukluğuna sıklıkla neden olan durumlar

  • Mizaç özellikleri 
  • Uyaranların ve beklentilerin arttığı yaşamsal durumlar
  • Yetersiz anne baba tutumu ve işlevsiz aile ortamı
  • Erişkin Dikkat eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu
  • Öğrenme materyalinin kişinin kapasitesinin üstünde olması
  • Kaygı ve Stresle ilişkili Durumlar ve Bozukluklar
  • Öğrenmeyi bozan çevresel ortam
  • Depresyon ve ilişkili durumlar
  • Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu
  • Travma ile ilişkili durumlar
  • Kaygı ve stresle ilişkili durumlar
  • Alkol veya Madde Kullanım Bozuklukları
  • Moral bozukluğu ve depresyonla ilişkili durumlar
  • Duygudurum Bozuklukları
  • Duygudurum bozuklukları
  • Kişilik Bozuklukları
  • Karşı olma karşı gelme bozukluğu
  • Obsesif Kompulsiz Bozukluk 
  • Davranım bozukluğu
 
  • Uyku bozuklukları
 
  • Özgül öğrenme bozuklukları


 

Çocuklarda ve Erişkinlerde Dikkat Bozukluğuna Neden Olabilecek Genel Tıbbi Hastalıklar

 
  • Hipotirodizm
  • Hipoglisemi
  • Ciddi Anemi
  • Kurşun Zehirlenmesi
  • Duyma ve İşitme Kaybı
  • Uyku Bozuklukları
  • Epileptik Nöbetler
  • Mental Retardasyon
  • Flajil X Sendromu
  • Fötal Alkol Sendromu
  • Fenil ketonuri 
  • Vitamin Eksiklikleri

 

  1. DEHB Tedavisi

 

Gelelim dikkat ve konsantrasyon ile ilgili problemlerin ana semptomlardan biri olduğu DEHB’in tedavisine. Eskilerden beri çocuklarda ve ergenlerde tanımlanan bir rahatsızlık olmasına rağmen son zamanlarda erişkinler için de tanısal rehberlerde yer bulmaya başlamıştır DEHB. Erişkinlikte yaygınlığının %4-4.5 olarak tanımlanmasına ve hastaların yaşamlarını derinden etkilemesine rağmen  hastaların %20’sinden azına tanı konulmaktadır. Son zamanlarda rahatsızlığın yetişkinlerdeki biçimine ilginin artmasına rağmen hala sıklıkla gözden kaçabilmektedir. 

 

DEHB tanısı konmuş kişilerin tedavisinde ilk tercih edilmesi gereken yöntem ilaçla tedavidir. İlk tercihin ilaç olmasına rağmen rahatsızlık ile ilgili bilgi edinme, birlikte görülebilecek ruhsal rahatsızlıkların takibi ve terapisi, danışmanlık alma ve psikososyal müdahaleleri de içeren bütüncül bir yaklaşım gözden kaçırılmamalıdır. 

 

DEHB öncelikle çocuklarda ve ergenlerde tanımlanan bir rahatsızlık olmasından dolayı DEHB tedavisinde kullanılan ilaçlar ve tedavi süreçleri hakkındaki temel bilgilerimiz çocuk ve ergen hastaların tedavi süreçlerine dayansa da, son zamanlarda erişkinlikte de DEHB tanısının rehberlerde yer almasıyla birlikte erişkinlerin tedavisinde de bilgi ve tecrübelerimiz artmaktadır. Çocuk ve ergenlerde DEHB tedavisinde kullanılan ilaçların erişkinlikte de fayda sağladığı görülmektedir.

 

Alkol madde kullanımıyla ilgili bozukluklar, sigara bağımlılığı, duygudurum ve anksiyete bozuklukları, antisosyal ve borderline kişilik bozukluklarının erişkinlerde çocuklardan farklı olarak DEHB’ye eşlik etmesi gibi durumlar tedavi sürecinde farklı stratejilerinde ele alınmasını gerekli kılmaktadır. Bu nedenle geleneksel olarak birinci basamakta kullanılan ilaçların yanında eş tanıya uygun tedavi seçeneklerinin de göz ardı edilmemesi gerekir. Anksiyete bozuklukları, duygudurum bozuklukları ve madde kullanım bozuklukları eş tanısı olduğunda öncelikli olarak bu rahatsızlıklar tedavi edilmelidir. Kişilik bozuklukları söz konusu olduğunda ise öncelikli olarak DEHB tedavisi ön planda tutulabilir.  Eş tanılara yönelik ilaç tedavisinin yanında grup psikoterapileri, bireysel psikoterapiler tedavi sürecinin etkinliğini artırabilir. 

 

DEHB’li hastalarda tedaviye sadece dikkat, performans, konsantrasyonda iyileştirme merkezli bir yaklaşımla bakılmamalı, DEHB’si olan kişilerin aile ilişkileri, günlük ve toplumsal yaşamı kapsayan insan ilişkilerinde bozulmalara, uyum problemlerine, dürtüsellikle ilgili problemlere de neden olabileceği gözden kaçırılmamalıdır. O nedenle DEHB tedavisi sadece ilaç dozlarının ayarlandığı bir algoritma ile takip edilmemelidir. 

 

DEHB tedavisinde kullanılan ilaçların büyük bir çoğunluğu kırmızı reçete grubunda olan ilaçlar olduğu için özellikle çocuk ve ergenlerin tedavisinde aileler ilaca karşı bir önyargıya sahip olabilirler. İlaçlar bağımlılık yapma tehlikesinden ziyade rağmen iştahsızlık, dikkati kimi zaman aşırı artırma, uykusuzluk, fazlaca enerjik hissetme gibi muhtemel yan etkiler ve kötüye kullanma riski olduğu için kırmızı reçeteye tabidir, kontrollü ilaçlar listesindedir. Bu nedenle ilaçların etkileri ve yan etkileri hakkında bilgi edinmek tedavinin gecikmemesi için önem arz etmektedir. Geciken tedaviler okul ve iş başarısızlığı, ölümle sonuçlanabilecek kazalar, sosyal iletişim ve uyum problemleri, madde kötüye kullanımı gibi durumların gelişmesine neden olabilir. 



Araştırmalarda DEHB’lilerde beyindeki noradrenarjik ve dopaminerjik sistemlerde değişimlerin olduğu gözlenmiştir. Bu sistemlerdeki bozuklukların araştırılması DEHB’de görülen semptomların nedenlerini anlamamızı kolaylaştırmakta ve tedavi süreçlerinde yol gösterici olmaktadır. DEHB tedavisinde birincil olarak kullanılan ilaçlar psikostimulan olarak tanımlanan ülkemizde kırmızı reçete ile alınabilen ilaçlardır.  

 

Metilfenidat ve amfetamin grubu ilaçlar beyinde noradrenarjik ve dopaminerjik sistem üzerinden etki eden ve DEHB tedavisinde kullanılan ajanların başında gelmektedir. Metilfenidat ülkemizde reçete edilebilen bir ilaçtır fakat Amfetamin ülkemizde kullanımda olan bir ilaç değildir. Atomoksetin etken maddesini içeren ilaçlar da uyarıcı ilaçlar grubunda olmasa da çocuklarda ve yetişkinlerde onay almış ilaçlar arasındadır ve ülkemizde de bulunmaktadır. Bu ilaçların dışında Alfa-2 agonistler grubunda olan guanfasin ve klonidin, antidepresanlar grubunda olan bupropiyon, venlafaksin, trisiklik antidepresanlar, seçici serotonin gerialım inhibitörleri (SSRI’lar) ve uyku bozukluklarında kullanılan modafinil zaman zaman klinisyenler tarafından tercih edilen DEHB konusunda üzerinde çalışmalar yapılan ama tedavide ilk sırada yer almayan ilaçlardır. Elimizdeki ilaç çeşitliliği bazen kişiye özgü tedavide etkin olmakta bazı ilaçlar çeşitli avantajları ve yan etki profilleri açısından tercih edilmektedir. Bu yazıda öncelikle ülkemizde ruhsatlı ve sıklıkla kullanılan ilaçlar anlatılacak, sonrasında ülkemizde bulunmayan ilaçlar hakkında da kısaca bilgiler verilecektir.

 

2.1 Metilfenidat içeren ilaçlar

 

DEHB tedavisinde ilk basamakta kullanılan ilaç Metilfenidat’tır.  Ülkemizde kamu hastanelerinde reçete edilirse SGK tarafından 25 yaşına kadar ücretsiz alınabilir. Uyarıcı nitelikte olan metilfenidat başlamadan önce hem tedavi etkinliğini hem de yan etkileri takip edebilmek için klinik görüşmeler yapılmalı, bunun yanında tansiyon, kalp ve solunum yolları ile ilgili bir hastalığınız varsa mutlaka hekiminize bildirmelisiniz. Ek olarak çocuk ve ergenlerde büyüme ile ilgili parametreler gözden kaçırılmamalıdır. 

 

İlacın kısa salınımlı (Ritalin, Medikinet) ve kontrollü-uzun salınımlı tabletleri (Concerta, Konsenidat ve Medikinet retard) eczanelerde bulunmaktadır. Ülkemizde Ritalin 10 mg tablet, Concerta ve Konsenidat 18, 27, 36, 54 mg, Medikinet 10, 20, 30, 40 mg dozlarda bulunmaktadır. Kısa salınımlı formu olan Ritalin alındıktan 20-30 dk içinde etkisi ortaya çıkmaya başlar, 2-5 saat arası etki eder, kısa salınımlı olduğu için ilacın bu formu günde birkaç kez alınmalıdır. Kontrollü-uzun salınımlı formlardan Concerta’nın etki süresi 10-12 saat ve Medikinet retard’ın ise 6-8 saat dolaylarındadır. 

 

Tablo 2: Metilfenidat’ın Ülkemizdeki Kısa ve Uzun Salınımlı Formları

 

Piyasa Adları

Mevcut Dozlar

Etki Süresi

Ritalin

10 mg

20-30 dk içinde etkisi ortaya çıkar

2-5 saat etki eder

Medikinet SR

10-20-30-40 mg

Etki süresi 6-8 saat

Concerta 

Konsenidat

18-27-36-54 mg

Etki süresi 10-12 saat



Genellikle başlangıçta kısa salınımlı formlarıyla tedavi başlanır. Böylelikle oluşabilecek yan etkilerde ilaç dozuyla ilgili düzenlemeler ve doz ayarlamaları daha kolay yapılır. Etkin doz bulunduktan sonra uzun salınımlı formlara geçmek hem günde tek doz olarak almak açısında kullanım kolaylığı sağladığından hem de kötüye kullanım olasılığının daha düşük olduğundan tercih edilir. Kısa süreli etkili formlar çoğu zaman ilacın alınmasının unutulması durumuyla karşı karşıya kalınabileceği okulda veya işyerinde kullanımında zorluklar olabileceği için, günde tek doz alınabilecek uzun etkili formları tercih etmek büyük kolaylık sağlayacaktır. Kişinin gündelik yaşamı göz önünde tutularak doz ayarlaması ve hangi saatte ilacın alınabileceği belirlenebilir. Genellikle sabah erken saatte alınan uzun salınımlı formun etkisi akşama doğru azalacağı için, akşam saatlerinde kısa etkili olandan alınması klinisyenler tarafından zaman zaman önerilebilir. Bunun yanında akşam alınacak dozların uykuya dalmakta güçlükler oluşturabileceği gözden kaçırılmamalıdır. İlaçların iştahı azaltan etkileri ve ilacın bağırsaklardan emilimi göz önünde tutularak yemekten sonra alınması önerilir.

 

DEHB olan hastalar bazen dikkatini toparlamak için uyumsuz çare arayışına girerek madde kullanımına yönelebilirler. Metilfenidat gibi uyarıcılarla tedavi edilen DEHB hastalarının madde kullanımı gibi uygunsuz ve işlevsiz kendini iyi hissetme (self-medication) yollarına daha az başvurdukları gösterilmiştir. Çocuk ve ergenlerde günlük doz aralıkları 18-72 mg/gün aralığında olması önerilir. Ülkemizde reçete edilebilir en yüksek doz 72 mg/gün kadardır, fazlasına reçete sistemi müsaade etmemektedir. Doz geçişi yapılırken de genellikle hekimiz şöyle bir hesap yapar: Ritalin’in 15 mg/günlük dozu (yani 3 defa 5 mg) Concerta’nın 18mg/gün dozuna denk gelmektedir. 

 

 Metilfenidat grubunda olası yan etkiler

 

İlaç kullanımıyla beraber sık görülen yan etkiler iştahsızlık, uykusuzluk ve baş ağrısıdır. 

 

*Uyku kaçırıcı yan etkisinden sakınmak için ilacın erken saatlerde alınması, özellikle ek verilen kısa etkili dozların 18:00 dan sonra alınmaması önerilir. 

*Uykuyu açabilecek çay, kahve, kola gibi ürünlerin kullanılması uykuya dalma sürecini zorlaştırabilir. Bu konuda çay, kahve, kola gibi ürünlerden uzak durmak ya da kısıtlamaya gitmek etkili olacaktır.

*Uykuya dalmada güçlük yaşandığı durumlarda melatonin gibi ilaçlar kullanılabilir. İştahsızlığa neden olabileceği için ilacın yemeklerden sonra alınması önerilir. 

*Metilfenidat uyarıcı bir ilaç olduğundan kalp atımında artışa ve bazen huzursuzluğa neden olabilir. Kaygı ataklarını özellikle başlangıçta tetikleyebilir.

*Çocuklarda özellikle iştahı da azaltması ve uyku düzenini bozması sebebiyle gelişim ve büyüme eğrileri dikkatlice takip edilmelidir.

*Kalp atış sayısında artış ve kan basıncında hafif yükselmelere neden olabileceği için takipte kalp ve dolaşım sistemiyle ilgili takipler yapılmalıdır.

 

Kontrol altına alınmamış hipertansiyon ve kalp dolaşım sistemiyle ilgili rahatsızlıklarda, halk arasında göz tansiyonu olarak bilinen akut glokomda, tiroid hormon yükseliklerinde, şizofreni ve bipolar bozuklukta gerçekliği değerlendirmenin bozulduğu psikotik ataklarda ve mani ataklarında, ailede kalp hastalıkları öyküsü ve riski olduğu durumlarda, monoaminaz inhibitörleri olarak tanımlanan ilaçların kullanımında metilfenidat kullanılmamalıdır ve hekiminize bu durumlarda bilgi verilmesi önemli bir durumdur.

 

2.2 Atomoksetin İçeren İlaçlar

 

Ülkemizde DEHB tedavisinde sıklıkla kullanılan ilk basamakta yer alan uyarıcı olmayan ilaçlardan biri de Atomoksetin’dir. Ülkemizde bu maddeyi içeren ilaçlar Attex, Atominex ve Strattera’dır. Piyasada 10-18-25-40-60-80 mg dozlarında bulunmaktadır. Ağızdan alındıktan sonra 1-2 saat arasında kan konsantrasyonu en üst seviyeye ulaşır. DEHB tedavisinde  metilfenidat kadar etkin olduğu gözlenmiştir. Metilfenidat tedavisinden fayda görülmediği durumlarda, anksiyete bozuklukları, madde kullanım bozuklukları ve bipolar bozukluk eş tanıları olduğu durumlarda öncelikli olarak tercih edilebilir.. İlaç 70 kg’a kadar olan kişilerde ağırlığın yarısı kadar dozda başlanmalıdır, klinik yanıta göre zamanla ağırlığın 1.2 katına kadar çıkılabilir. Bu dozların üzerinde kullanıldığında etkin olduğuna dair herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. 70 kg üzerindeki bireylerde günlük 40 mg olarak başlanır, zamanla 80 mg/gün’e çıkılabilir. İlacın etkiliğini gözlemlemek için en az 1 ay beklemek gerekir. Atomoksetin’de en fazla görülen yan etki kabızlıktır. İştahta azalmaya ve uykusuzluğa neden olabilir. Kalp hastalığı gibi durumlarda kullanırken dikkatli olunmalıdır. 

 

  1. Diğer ilaçlar

 

DEHB tedavisinde ülkemizde sıklıkla kullanılan ilaçlardan bir diğeri de Bupropiyon’dur. Bir antidepresan olan ilaç diğer antidepresanlardan farklı özelliklere sahiptir, dopamin ve noradrenalin reseptörleri üzerinden etki eden yeni bir antidepresandır. Genellikle majör depresyon ve sigara bırakma tedavisinde kullanılan ilacın, DEHB tedeavisinde de etkin olduğuna dair veriler mevcuttur. Bu verilerin yeterli sayıda olmamasından dolayı DEHB de ikinci sırada kullanılabilecek bir ilaçtır.  İlacın en sık görülen yan etkileri uykusuzluk, iştahsızlık ve huzursuzluktur. Hastalar sıklıkla özellikle başlangıçta canlı rüyalar gördüklerini iletirler.  Epilepsi riski özellikle yüksek dozlarda artmaktadır, o nedenle epilepsisi olan hastalarda dikkatli olunmalıdır. Tik bozukluğu olan hastalarda tikleri artırabilir, o nedenle dikkatli olunmalıdır. 

 

Venlafaksin bupropiyon gibi bir antidepresandır, fakat serotonin ve noradrenalin reseptörleri üzerinden etki etmektedir. Bazı klinisyenler tarafından 2. ya da 3. sırada DEHB tedavisinde kullanılmaktadır. Özellikle anksiyete bozuklukları ya da depresyon ek tanıları olan hastalarda  tercih edilebilir. DEHB’ye yönelik etkililiği tartışmalıdır. Hipertansiyona neden olabileceği ve diğer ilaçlarla etkileşime girebileceği gözden kaçırılmamalıdır. İlacın ani kesilmesinde geri çekilme belirtileri olarak tanımlanan semptomlar ortaya çıkabilir. İlaç kesilirken doz kademeli olarak azaltılarak kesilmelidir. 

 

Trisiklik antidepresanlar erişkinlerin DEHB tedavisinde alternatif olarak 2. ya da 3. basamakta kullanılabilir. Trisiklik antidepresanlar, antidepresan grubu eski ilaçlardandır, o nedenle erişkinlikte depresyon hastalarında kullanımı ile ilgili elimizde yeterli veri olsa da DEHB tedavisindeki etkinliği tartışmalıdır. Kötüye kullanım risklerinin olmaması, kaygı ve depresyon, tikler üzerine olumlu etkileri ve uyku problemine neden olmamaları nedeniyle ikinci basamakta kullanımı göz önünde tutulabilir. En sık görülen yan etkiler ise, baş ağrısı, kabızlık, terleme, ağız kuruluğu, görme bulanıklığı, kalp hızında ve basıncında yükselmedir. Epilepsi riskini artırabileceği unutulmamalıdır 

 

Depresyon ve anksiyete tedavisinde birinci sırada kullanılan ve sıklıkla reçete edilen serotonin gerialım inhibitörleri (SSRI’lar) ile ilgili elimizde yeteri kadar veri olmamasına rağmen bu grup ilaçlardan fluoksetin’in çocuklarda DEHB tedavisinde kullanılabileceğine bazı yayınlar bulunmaktadır. Anksiyete ve depresif semptomların olduğu eş tanılarda kullanılabilmesine rağmen DEHB tedavisinde birinci sırada kullanılan ilaçlar arasında değillerdir.

 

Guanfasin ve Klonidin a-2 agonistler olarak tanımlanan aslında tansiyon tedavisinde kullanılan ilaçlar arasındadır. Birinci basamak tedavide kullanılmamasına rağmen tik bozuklukları olanlarda, uyarıcıların neden olduğu uykusuzluk sorunlarıyla baş edemeyenlerde nedeniyle tercih edilebilir.  Etkisinin ortaya çıkması için en az 1 ay beklenmelidir. İlaç başlandığı takdirde ani olarak kesilmemelidir, ciddi tansiyon yüksekliğine sebebiyet verebilir. Kan basıncı üzerine yaratacağı etkilerden dolayı başlarken ve ilaç kesilirken dikkatli olunmalıdır. 

 

Modafinil aşırı uyuma rahatsızlığı olan kişilerde tercih edilen bir ilaç olmasının yanında DEHB tedavisinde de üzerinde çalışmalar yapılan bir ilaçtır. Etki düzeneği diğer uyarıcılardan farklıdır. Bağımlılık yapmaması ve yan etki spektrumun az olması nedeniyle tercih edilebilir. DEHB tedavisinde etkililiğine dair elimizde yeteri kadar kanıt bulunmamaktadır.



Amfetaminler ülkemizde kullanılmasa da DEHB tedavisinde birinci sırada tercih edilebilecek ilaçlar arasındadır. Yurtdışında DEHB tedavisinde sıklıkla kullanılır.

 

İlaç tedavisinde hedef belirtilerde minimum %50-70 arası iyileşmenin sağlanmasıdır. İlaç kullanımıyla beraber bir iyileşme sağlanmıyorsa tanı tekrar gözden geçirilmelidir. 

 

Son söz

 

Burada tüm anlatılanlar ilaçlar hakkında genel bir bilgi vermek amaçlıdır. Her zaman unutulmamalıdır hastalık yoktur, hasta vardır. O nedenle tüm tedaviler bireyseldir. Hekiminiz ilaç tercihleri yaparken yukarda verilen bilgilerin yanında sizin için kişisel olarak bütüncül bir yaklaşımla sizinle beraber karar verecektir. Bu nedenle uygun tedavi ancak kişisel bir şekilde planlanır, farmakoterapi bir terzinin kişiye özgü elbise biçmesi gibi kişiye özgü tedavilerin düzenlendiği bir sanattır. O nedenle ilaçlara başlamadan önce ve ilaçların takibinde hekim kontrolünde olmak büyük öneme sahiptir.



Faydalanılan Kaynaklar:

 

  1. Kaplan & Saddock, Davranış Bilimleri ve Klinik Psikiyatri, Güneş Tıp Kitabevi,2016.
  2. Ahmet Tiryaki, Erişkin Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunda Farmakoretapinin Yeri ve Temel İlkeleri,Türkiye Psikiyatri Derneği Yayınları Tanı ve Tedavi Kılavuzu,2018.
  3. Umut Mert Aksoy, Erişkinlerde Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Tedavisinde PSikostimulan Tedaviler, Türkiye Psikiyatri Derneği Yayınları Tanı ve Tedavi Kılavuzu,2018.
  4. Bengi Semerci, Erişkin DEHB Tedavisinde Uyarıcı Olmayan İlaç Tedavileri, Türkiye Psikiyatri Derneği Yayınları Tanı ve Tedavi Kılavuzu,2018.
  5. Mannuza S, Age of methylphenidate treatment initiation in children with ADHD and later substance abuse:prospective follow up imto adulthood. Am J Psychiatry 165 (5):606-609,2008.
  6. Hamerness P, Stimulant Pharmacotherapy for Adults with ADHD. In: Surman CB. (Ed.). ADHD in adults: A practical guide to evaluation and management. Surman, C.B. (Ed.) Springer Science & Business Media.p.71-88, 2013.
  7. Jafarinia M, Mohammadi MR, Modabbernia A ve ark, Bupropion versus methylphenidate in the treatment of children with attention-deficit/hyperactivity disorder:randomized double blind study. Human Psychopharmacol 27 (4):411-418, 2012.
  8. Biederman J, Spencer T, Non-stimulant treatments for ADHD. Eur Child Adolesc Psychiatry 9 Suppl. 1:151-9,2000.